Saç ekimi, ileri teknolojilerin cerrahlara daha estetik sonuçlar elde etme imkanı sağladığı dinamik bir uzmanlık alanıdır. Saç kaybı, insanlığı tarihin başından beri rahatsız etmiş gibi görünüyor ki M.Ö. 1500'de eski Mısır'ın Ebers papirüsünde saçları yeniden kazanmak için bir reçetede kanıtlarını görmekteyiz.
Modern saç naklinin başarısı, Orentreich'in 1957'de ilk kez tanımladığı donör dominansı olarak adlandırılan bir fenomen üzerine dayanır. Bu fenomenle, androgenetik alopesi (donör bölge) olan hastaların kalıcı saç taşıyan kenarından alınan saçlar ve saçsız bölgelere nakledilir ve yeni yerinde, alındığı bölgede uzun süreliğine büyümeye devam eder.
1804
Baromio, hayvanlarda saçlı alanlara nakil yapar.
1822
J.Dieffenbach, cilde saçın kendi kendine nakledilmesini gerçekleştirir.
1939
Okuda, saç dökülmesinin onarımı için 2-4 mm'lik greftler kullanır.
1943
Tamura, dişi bireylerde mons pubis üzerindeki derinin onarımı için tek saç greftleri implant eder.
1980’ler
Limmer, mikroskopları küçük, 1 ila 5 saç greftleri oluşturmak için kullanır ve iğne deliklerine yerleştirir.
1992
Uebel, lineer bir donör şeridinin çıkarılmasını gerçekleştirir.
1994
Limmer, stereomikroskopik diseksiyon ile tek şeritli hasatları gerçekleştirir; günümüzde FUT veya şerit prosedürü olarak bilinir.
1995
Woods, daha küçük dairesel punchlar (1 mm) kullanarak tek foliküler üniteleri hasat eder; kabul edilebilir estetik görünüm ve düşük transeksiyon oranı elde eder.
1997
Bernstein ve Rassman, foliküler ünite nakli tekniğini tanımlar ve "foliküler ünite" terimini nomenklatüre katkıda bulunurlar.
2002
Rassman ve Bernstein, FUE'yi tıbbi literatürde cerrahi bir teknik olarak tanımlar.
Saç ekimi, zaman içinde teknolojinin ve cerrahi becerilerin evrimiyle, estetik ve etkili sonuçlar elde etmek için sürekli olarak gelişmektedir. Bu tarihsel ilerleme, saç kaybı yaşayan insanlar için umut verici bir gelecek sunmaktadır.